Otizm Spektrum Bozuklukları erken çocukluk yıllarından itibaren belirti veren, normal gelişimden sapmalarla giden bir grup nöro-gelişimsel bozukluğa verilen isimdir. Otizm Spektrum Bozukluklarının DSM-5’e (Diagnosticand Statistical Manual of MentalDisorders) göre iki temel alanda gelişimden sapma ile gittiği kabul edilmektedir. Bu iki temel alandan biri sosyal etkileşim ve iletişim becerilerinde gerilik, diğeri ise sınırlı ilgi alanları ve tekrarlayıcı hareketlerdir.
Sosyal etkileşim ve iletişim becerilerindeki gerilikler yaşamın ilk 2 yılı içerisinde belirti vermeye başlar. Yaklaşık 8-9 aydan itibaren ismini tanıması ve ismine bir tepki vermesi gereken bebeklerde bazen bu tepki verme, baştan itibaren beklendiği gibi gelişmez, bazen de bu aylarda ismini tanıyan ve tepki veren bebek 1,5-2 yaşları arasında ismine duyarsızlaşmaya, daha az göz teması kurmaya, kendi dünyasında yaşıyor gibi davranmaya başlar. Sosyal etkileşimin en önemli parçalarından biri olan dil becerileri ise bu çocuklarda gerilik gösterir. Ortalama 1 yaşında anlamlı kelimeler söylemesi, 2 yaş civarında cümle kurmaya başlaması gereken çocuklarda süreç bu şekilde ilerlemez. Dil ve konuşma becerileri geri kalır.
2 yaştan sonra bu çocukların bir kısmında kendi etrafında dönme, heyecanlanınca kanat çırpma, sallanma gibi tekrarlayıcı hareketler görülmeye başlar. Otizm Spektrum Bozukluğuna sahip olan çocuklar genellikle kendi sınırlı ilgi alanları ile fazlasıyla meşgul olup diğer insanlar ve akranlarıyla etkileşime isteksizdirler.
Otizm Spektrum Bozuklukları
Otizm Spektrum Bozukluğu tanısı olan çocuklar bu belirtilerin birkaçını değişen şiddetlerde taşırlar. Aynı tanı grubu içerisindeki farklı çocukların belirtileri çeşit ve şiddet olarak birbirinden çok farklı olabilir. Bu çocukların belirtileri yaş ilerledikçe de farklılıklar gösterir. Bazı belirtiler ortadan kaybolurken, yaş büyüdükçe başka sorunlar ortaya çıkar. Dil ve konuşma becerilerinde gelişmeler olurken, dili sosyal amaçla kullanma, karşılıklı sohbet başlatma ve sürdürme becerileri zayıflıklar gösterir. İsimlerine tepkileri ve göz temasları artarken, yaşla birlikte kendi sınırlı ilgi alanlarıyla fazlaca ilgilenme, değişikliklere direnç gösterme ve aynılıkta ısrar etme, takıntılı davranışlar, dikkat ve konsantrasyon sorunları ve davranış bozuklukları kendini daha fazla göstermeye başlar.
Otizm Spektrum Bozuklukları, genetik geçişli, 100’den fazla genin farklı oranlarda bozulmaları nedeniyle ortaya çıkan bozukluklardır. Anne karnında, doğum sırasında ve doğum sonrası erken dönemde yaşanan birçok olumsuz etken bebeğin genetik yapısını etkileyerek bu bozuklukların oluşmasına neden olabilir. Yapılan bilimsel araştırmalarda genetik sebeplerin Otizm Spektrum Bozukluklarının etyolojisinde çok önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Genetik yapıyı etkileyerek bozukluğun oluşmasına neden olan çevresel sebepler arasında geçirilen enfeksiyonlar, zor doğum, doğum sonrası uzun küvöz bakımı, stres gibi etkenler sayılabilir. Bununla birlikte anne ve baba yaşının ileri olmasının çocukta Otizm Spektrum Bozuklukları görülme riskini artırdığı birçok araştırmada ortaya konulmuştur.
Otizm Spektrum Bozukluklarının sıklığı ile ilgili yapılan araştırmalar, özellikle son yıllarda belirgin bir artışın olduğunu ortaya koymaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde Hastalıkları Kontrol Merkezi (CDC) sıklığı 2006 yılında 1/150, 2008’de 1/88, 2012’de 1/68, 2014’te 1/45 ve 2016’da 1/54 olarak bildirmiştir (Knopf, 2020). Güney Kore’de yapılan kapsamlı bir yaygınlık araştırmasında 7-12 yaş arasında 55 bin çocuğun değerlendirmesinde Otizm Spektrum Bozukluklarının yaygınlığı %2,6 olarak saptanmıştır. Aşıların Otizm Spektrum Bozukluklarının yaygınlığını artırdığına dair bilimsel bir kanıt bulunamamıştır. Japonya’da 1993 yılında bazı sebeplerden ötürü birkaç yıl rutin aşılama durdurulmuş, daha sonra bu yıllarda Otizm Spektrum Bozukluklarının yaygınlığına bakıldığında artış olduğu görülmüştür (Uchiyama ve ark, 2007).
Tedavisi
Otizm Spektrum Bozukluklarının tedavisinde erken yaşlardan itibaren başlayan özel eğitim ve rehabilitasyon ilk sırada yer alan tedavi yöntemidir. Bozukluğa dair belirtiler fark edilmeye başlandığı andan itibaren başlanacak sosyal etkileşim ve iletişim becerilerini güçlendirme, dil ve konuşma becerilerini geliştirme ve uyum becerilerini artırmaya yönelik özel eğitim ve terapi uygulamaları çocukların gelişimini hızlandırır ve Otizm Spektrum Bozuklukları belirtilerini azaltır. Yaklaşık 2 yaş civarında özel eğitim ve terapi uygulamaları başlanan çocukların %20’sinin ilerleyen zaman içerisinde Otizm Spektrum Bozuklukları tanısından tamamen uzaklaştıkları saptanmıştır.
Otizm Spektrum Bozuklukları tedavisinde, çekirdek belirtileri tamamen ortadan kaldıran bir ilaç tedavisi henüz ortaya çıkmamıştır. Ancak bozukluğa sık olarak dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, saldırganlık, uyku bozuklukları ve takıntı bozukluğu gibi diğer psikiyatrik bozukluklar sıkça eşlik etmekte, bu sorunların tedavisinde ilaç kullanılmaktadır. Otizm Spektrum Bozukluklarına aşırı hareketlilik ve dürtüsellik, irritabilite (huzursuzluk), öfke kontrol sorunları, saldırganlık eşlik ettiğinde Risperidon veya Aripiprazol gibi atipikantipsikotik grubunda yer alan ilaçlar kullanılır. Risperidon ve Aripiprazol FDA tarafından onaylanmış ve bahsedilen problemlerin tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Dikkat eksikliği ve odaklanma sorunlarında metilfenidat ya da atomoksetin etken maddeli ilaçlar kullanılır. Bu ilaçların mutlaka bir çocuk ve ergen psikiyatrisi uzmanı tarafından çocuk için uygun dozlarda ve sürelerde kullanılması, belli aralıklarla takiplerin sürmesi önemlidir.
Otizm Spektrum Bozukluklarının tedavisi konusunda araştırmalar devam etmektedir. Bozukluğun temelinde genetik sebepler yattığı için genetik yapı üzerine etkili ilaçlar üzerinde araştırmalar devam etmektedir. Bozukluğun genetik temeli çok karışık ve her olguda birbirinden farklı özellikler gösterdiği için, tüm olgulara aynı oranda etki gösterecek bir ilaç tedavisinden daha çok, özellikle bozukluğun bazı alt gruplarındaki çocuklara yönelik tedavilerin öncelikli ortaya konulması amaçlanmaktadır.
Kavram Becerileri
Sadece kavram becerilerinin çalışıldığı, tek tip özel eğitimden, etkileşim temelli, sosyal becerilerin, duyusal hassasiyetlerin, dil ve konuşma becerisinin çalışıldığı çok yönlü eğitim ve terapilerin Otizm Spektrum Bozuklukları tedavisinde çok daha olumlu etkilerinin olduğu görülmektedir. Son yıllarda duyusal hassasiyetlerin bu çocuklarda gelişimi ve uyumu olumsuz etkilemesi nedeniyle Duyu Bütünleme Terapisinin de eğitim planına eklenmesi çok daha fazla gündemdedir.
Literatürdeki araştırmaların bir kısmı Otizm Spektrum Bozukluğunda rTMS (TranskraniyalMagnetikStimülasyon) tedavisinin otizm belirtilerinde, dikkat ve konsantrasyon, çevreye ilgi ve öğrenme becerilerinin artmasında faydası olduğu üzerinde durmaktadır.
Kaynaklar
- Knopf, A. (2020). Autism prevalence increases from 1 in 60 to 1 in 54: CDC.The Brown University Child and Adolescent Behavior Letter, 36(6), 4-4.
- Uchiyama, T., Kurosawa, M., & Inaba, Y. (2007). MMR-vaccine and regression in autism spectrum disorders: negative results presented from Japan.Journal of autism and developmental disorders, 37(2), 210-217.