Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar

Çocuk ve ergenlerde depresif bozukluklar uzun yıllar boyunca üzerinde fazla durulmayan, özellikle çocukların bilişsel kapasitesinin depresyon gelişimi için yeterli olmadığı düşünülüp göz ardı edilen durumlardı. Ancak son yıllarda depresyonun bu yaş grubunda bile görülebilen, yaşamı oldukça olumsuz etkileyebilen mental bozukluklar arasında olduğu fark edilmeye başlandı. Çocuklarda %1-2, ergenlerde %3-8 prevalans oranlarına sahip olduğu saptandı. Bu yaş grubunda depresyon %50 oranında diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte bulunabilir. Bazen depresyon primer olabilir, bazen de başka bir psikiyatrik bozukluğa sekonder ortaya çıkmış olabilir. Depresyonun şiddeti ve başka psikiyatrik bozuklukların eşlik etmesi prognoz üzerinde belirgin etkiye sahiptir. Çocukluk ve gençlik yaşlarında görülen depresyon, erişkin yaşta depresyon gelişimi için bir risk faktörüdür. Depresyonun intihar düşünceleri ve girişimleri ile belirgin bir ilişkisi vardır. Çocukluk ve gençlik yaşlarında, bulunulan gelişimsel düzeye bağlı olarak depresyon belirtileri birbirinden farklı özellikler gösterir.

Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar

DSM-V’te depresif bozukluklar birkaç tanı kategorisi şeklinde sınıflandırılmıştır;

  • Yıkıcı duygudurumu düzenleyememe bozukluğu
  • Majör depresif bozukluk
  • Israrcı depresif bozukluk (distimi)
  • Premenstrüel disforik bozukluk
  • Madde/İlaç kaynaklı depresif bozukluk
  • Başka bir medikal duruma bağlı depresif bozukluk
  • Diğer tanımlanmış depresif bozukluklar
  • Tanımlanmamış depresif bozukluk

Yıkıcı duygudurumu düzenleyememe bozukluğu

  1. Süre ve yoğunluk olarak durum veya provokasyonla uyumlu olmayan, sözel yolla (sözlü agresyon) ve/veya davranışsal olarak (insanlara ya da nesnelere yönelik fiziksel agresyon) şiddetli tekrarlayıcı öfke atakları gösterme.
  2. Öfke atakları gelişimsel düzeye uygun değildir.
  3. Öfke atakları haftada 3 ve üzeri sıklıkta görülür.
  4. Öfke atakları arasında duygudurum, neredeyse her gün, günün büyük kısmında, irritabl veya kızgındır. Bu durum dışarıdan gözlemlenir (ebeveyn, öğretmen ve akranlar tarafından).
  5. Yukarıdaki kriterler son 12 ay ya da daha uzun süredir devam etmektedir. Bu süre içerisinde, kişi 3 ay veya daha uzun art arda gelen bir süre boyunca yukarıdaki kriterlerin hiç olmadığı bir dönem yaşamamıştır.
  6. A ve D kriterleri, çocuğun 3 yaşam alanından en az ikisinde görülmelidir (evde, okulda, akranlarıyla) ve en az birinde semptomlar şiddetli olmalıdır.
  7. 6 yaşından önceki ve 18 yaşından sonraki semptomlar bu tanıyı koydurmaz.
  8. Öykü veya gözlem yoluyla, yukarıdaki kriterlerin başlama yaşı 10 yaş öncesidir.
  • Tüm semptomların 1 günden uzun sürdüğü, süre dışında tüm kriterlerin karşılandığı, manik ya da hipomanik epizod tanısının karşılandığı farklı bir dönem hiç yaşanmamıştır.
  1. Davranışlar özel olarak majör depresif bozukluğun bir epizodu sırasında ortaya çıkmamaktadır ve başka bir mental bozuklukla daha iyi açıklanamaz.

Not: Bu tanı, karşı gelme bozukluğu, aralıklı patlayıcı bozukluk veya bipolar bozukluk tanısı ile aynı anda konulamaz, bununla birlikte Majör Depresif Bozukluk, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, Davranış Bozukluğu ve Madde Kullanım Bozuklukları ile birlikte bu tanı konulabilir. Hem karşı gelme bozukluğu hem de yıkıcı duygudurumu düzenleyememe bozukluğu tanı kriterleri karşılayan olgular sadece yıkıcı duygudurumu düzenleyememe bozukluğu tanısı almalıdır.

  1. Semptomlar bir maddenin fizyolojik etkilerine, tıbbi veya nörolojik bir durumun etkilerine bağlı değildir.

Majör Depresif Bozukluk

  1. Aşağıdaki semptomlardan 5 veya daha fazlasının aynı 2 haftalık peryod içerisinde görülmesi ve önceki işlevselliğin bu nedenle bozulması: semptomlardan bir tanesi ya depresif duygudurum ya da ilgi veya zevk kaybı olmalıdır.
  2. Günün büyük bir kısmında, neredeyse her gün, subjektif olarak hissedilen ya da başkaları tarafından gözlemlenebilen depresif bir ruh halinin olması (çocuk ve ergenlerde irritabl duygudurum bulunabilir).
  3. Neredeyse her gün, neredeyse tüm aktivitelerde belirgin düzeyde ilginin ya da zevk almanın azalmış olması.
  4. Diyet yapılmadığı halde anlamlı düzeyde kilo kaybı veya hemen hemen her gün iştahta anlamlı düzeyde azalma veya artma (Çocuklarda beklenen kilo alımının olmaması).
  5. Neredeyse her gün uykusuzluk ya da çok uyuma.
  6. Neredeyse her gün, psikomotor ajitasyon ya da retardasyon.
  7. Neredeyse her gün, yorgunluk ya da enerji kaybı.
  8. Neredeyse her gün, değersizlik duyguları ya da aşırı ya da uygunsuz suçluluk.
  9. Neredeyse her gün, düşünme, konsantre olma becerilerinde azalma veya kararsızlık.
  10. Tekrarlayan ölüm düşünceleri, spesifik bir plan olmadan tekrarlayıcı intihar düşünceleri ya da intihar girişimi ya da intihar planı olması.
  11. Semptomlar, sosyal, işle ilgili veya diğer önemli işlevsellik alanlarında klinik olarak belirgin biçimde bir bozulmaya neden olmaktadır.
  12. Epizod bir maddenin fizyolojik etkilerine veya diğer bir tıbbi duruma bağlı değildir.

Not: A ve C kriterleri bir depresif epizodu karşılamaktadır.

Not: Önemli birinin kaybına bağlı reksiyonlar, A kriteryasında belirtilen, aşırı üzüntü hisleri, kayıpla ilgili ruminasyon, uykusuzluk, iştah azalması ve kilo kaybı gibi semptomlarla bir depresif epizoda benziyor olabilir. Bu semptomlar kayba karşı normal ve uygun bir reaksiyon gibi düşünülebilirse de, kayba bağlı yas reaksiyonlarına majör depresif bozukluğun eşlik edebileceği unutulmamalıdır.

  1. Majör depresif epizod herhangi bir şizofreni spektrumu ve diğer psikotik bozukluklarla daha iyi açıklanmamalıdır.
  2. Bir manik ya da hipomanik epizod görülmemiş olmalıdır.

Israrcı depresif bozukluk (distimi)

Bu bozukluk, DSM-IV’te tanımlanmış kronik majör depresif bozukluk ve distimik bozukluğun birleşmiş halidir.

  1. En az 2 yıl boyunca, çoğu gün, günün büyük kısmında, subjektif olarak hissedilen ya da başkalarınca gözlemlenen depresif duygudurum.

Not: Çocuk ve ergenlerde, duygudurum irritabl olabilir ve süre 1 yıl ile sınırlıdır.

  1. Depresif durumda, aşağıdakilerden 2 veya daha fazlası bulunur:
  2. Azalmış iştah ya da aşırı yeme.
  3. Uykusuzluk veya aşırı uyuma.
  4. Düşük enerji veya yorgunluk.
  5. Düşük öz-saygı.
  6. Konsantrasyon azalması veya karar vermede zorlanma.
  7. Umutsuzluk duyguları.
  8. Bu iki yıl süresince, A ve B kriterleri, bir kerede 2 aydan daha uzun süreli ortadan kaybolmamıştır.
  9. Majör depresif bozukluk kriterleri 2 yıldır sürekli devam edebilir.
  10. Manik ya da hipomanik bir epizod hiç yaşanmamıştır ve siklotimik bozukluk tanı kriterleri karşılanmamaktadır.
  11. Bozukluk, diğer tanımlanmış ya da tanımlanmamış şizofreni ve diğer psikotik bozukluklarla daha iyi açıklanamaz.
  12. Semptomlar bir maddenin fizyolojik etkileri veya diğer bir tıbbi durumun belirtileri ile daha iyi açıklanamaz.
  13. Semptomlar sosyal, işle ilgili ve diğer önemli işlevsellik alanlarında klinik olarak anlamlı düzeyde bozulmaya sebep olmaktadır.

Diğer Tanımlanmış Depresif Bozukluk

Çocuk ve gençler Majör Depresif Bozukluk veya Distimi belirtilerinden bazılarını gösterip, tüm kriterleri karşılamadıklarında, klinisyen bunun sebebini belirtir ve bu durumda Diğer Tanımlanmış Depresif Bozukluk tanısının konulması uygun olur (örn: kısa dönem depresif epizod).

Tanımlanmamış Depresif Bozukluk

Çocuk ve gençler Majör Depresif Bozukluk veya Distimi belirtilerinden bazılarını gösterip, tüm kriterleri karşılamadıklarında, klinisyen bunun sebebini belirtmemişse Tanımlanmamış Depresif Bozukluk tanısının kullanılması uygundur.

Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar | Çocuk ve gençlerde depresif belirtiler, yaş ve gelişimsel döneme göre bazı farklılıklar gösterir. Bazı gelişimsel dönemlerde bazı depresyon belirtileri daha sık görülür. Çocuk ve gençlerdeki depresyonu erişkinlerdeki depresyondan ayırt eden en önemli özellik, depresif duygudurumdan ziyade irritabilitenin tabloya hakim olmasıdır. Çocuk ve gençler duygularını ya da memnuniyetsizliklerini sözel olarak ifade etme konusunda daha az beceriklidirler, bunun yerine duygusal yoğunluklarını, hayal kırıklıklarını irritabilite, tutturmalar ve dışa vurum davranışları ile göstermeye daha yatkındırlar.

Erken Çocukluk Döneminde Depresif Belirtiler (6 yaşa kadar)

  • apati
  • irritabilite (öfke ve dışa vurum davranışları)
  • ısrarcı ağlama
  • büyüme sorunları
  • bağlanma bozukluğu
  • gelişimsel gecikme
  • sosyal içe çekilme
  • ayrılık kaygısı
  • uyku problemleri (uykusuzluk, kabuslar)
  • yeme problemleri (yemeyi reddetme)
  • somatik şikayetler (karın ağrısı)
  • aktivitelere katılımın ya da keyif almanın azalması (oyun oynamaya ilginin azalması)

Okul Çağı Çocuklarında Depresif Belirtiler (6-12 yaş)

  • disforik duygudurum
  • bilişsel, sosyal ve akademik işlevsellikte problemler
  • tehlikeli motor davranışlar
  • suçluluk duyguları
  • yeme ve uyku problemleri
  • irritabilite, düşmanlık, agresyon, uyumsuzluk
  • intihar düşünce ve/veya davranışı
  • baş ağrısı
  • yalnız kalma isteği ve akranları tarafından kabulde azalma

Ergenlerde Depresif Belirtiler

Ergenlik birçok gelişimsel aşamanın başarılması gereken bir dönem olduğu için, depresyona dönemsel bir yatkınlık oluşur. Bu dönemde ergenler farklı bir fiziksel görünüşe uyum sağlamak, zorlaşan akademik görevleri yerine getirmek, otonomi kazanmak, bireyselleşmek ve sosyalleşme konusunda gelişmeler kaydetmek zorundadır.

Ergenlikte en sık depresyon görülen yaşlar 15 civarıdır.

  • disforik duygudurum
  • okul başarısında düşme
  • yeme ve uyku problemleri
  • irritabilite
  • sosyal izolasyon
  • intihar düşüncesi ve/veya davranışı

Ergen ve erişkinde görülen depresif belirtilerle çocuklardaki depresif belirtilerin en önemli farkları

  • çocuklarda irritabl duygudurum daha sık
  • deprese görünüm daha sık
  • umutsuzluk daha az
  • uykusuzluk veya fazla uyuma daha az
  • kabus görme daha sık
  • psikomotor ajitasyon daha fazla
  • somatik belirtiler daha fazla
  • iştahta azalma daha az
  • beklenen kilo alımının olmaması
  • daha az koopere ve daha fazla apatik
  • ayrılık kaygısı, diğer korkular ve fobiler daha fazla
  • intihar girişimleri daha az

Etyoloji

Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar | Depresyonun etyolojisinde genetik veya biyolojik modeller, mizaca bağlı modeller (bilgi işleme süreçleri, davranış stilleri gibi), kişilerarası ve aile modelleri ile çevresel modeller üzerinde araştırmalar mevcuttur.

Beck’in depresyon modelinde, mizaç ve çocukluk yaşantıları sonucunda elde edilen depresyona meyilli şemaların bir tetikleyici tarafından aktive olmasıyla bilgi işlemleme sürecinin katastrofize etme, aşırı genelleme veya kişiselleştirme gibi kognitif çarpıtmalar yoluyla kişinin kendisi, diğerleri ve gelecekle ilgili olumsuz kognitif triad oluşturduğuna ve sonuçta depresyonun çekirdek belirtilerinin ortaya çıkmasına neden olduğuna inanılır.

Depresyondaki kişinin bilgi işleme süreçleri kayıp, başarısızlık ve yetersizlik temaları üzerinde işlemlemeye devam eder ve karamsar, kendini değersizleştiren düşünce içeriği tabloya hakim olur. Depresyon belirtileri, fiziksel, affektif, motivasyonel, bilişsel ve davranışsal alanlarda kendini gösterir.

Tedavi

Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar | Çocuk ve ergenlerde depresif bozukluklar hafif şiddette ve işlevselliği hafif düzeyde etkilediğinde, tedavide psikososyal stresörlerin düzenlenmesi, uyku ve beslenmenin optimal şartlara getirilmesi, düzenli egzersiz ve psikoterapi yeterli olabilir. Ancak işlevselliği orta ve şiddetli düzeyde bozan depresif bozukluklarda tedaviye ilaç eklemek ve özellikle bilişsel-davranışçı terapi veya kişilerarası psikoterapi gibi etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış psikoterapi modelleri ile tedaviye devam etmek gerekir.