Boşanmanın Çocuk ve Gençler Üzerindeki Etkileri

Boşanmak, anne ve babalar arasında meydana gelen bir durum olsa da bu durum sonucunda çocuklar daha fazla etkilenebilmektedir. Günümüzde yapılan araştırmalara göre anne ve babası boşanan çocukların ortalama yüzde yirmisi boşanma sürecinden ciddi düzeyde psikolojik olarak etkilenmektedir. Bu çocuklarda kuralları reddetme, okul başarısının düşmesi, kaygı bozukluğu ve depresyon gibi durumlar çok sık görülmektedir.

Boşanma durumu, çocukların bilinçaltında yer edebilen travmatik bir olay haline gelebilir. Öyle ki; uzmanlar tarafından anne babası boşanan çocukların ileriki hayatlarında kendisinin de izlenimleri doğrultusunda boşanma olasılığı artış gösterdiği ileri sürülmüştür. Ancak çocuk boşanma öncesinde mutsuz ve sürekli gergin bir ortamda yaşıyorsa boşanma sonrasında çocukların daha mutlu ve huzurlu olduğu da gözlemlenebilmektedir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu

Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin herhangi bir durum ya da olay karşısında aşırı derecede korkması sonucunda meydana gelen psikolojik bir sağlık sorunudur. Travmatik olaylar sonucunda bireylerde aşırı korku, çaresizlik hissi ve benzeri gibi duygular yoğun olarak ortaya çıkar. Tecavüz, deprem, savaşlar, ani ölümler ve benzeri gibi durumlar travma sonrası stres bozukluğunun en temel nedenlerinin başında gelir.

Travmatik olaylar neticesinde stres bozukluğu yaşayan kişiler, sosyal çevrelerine adapte olamaz ve uyum sağlayamadıklarından hayatları son derece zor ha alabilir. Travma sonrası stres bozukluğu tedavi edilmediğinde çok daha ileri seviyeye çıkabilir. Bu nedenle de mutlaka bir uzman psikolog yardımı alınmalıdır.

Çocuk ve Ergenlerde Depresif Bozukluklar

Çocuk ve ergenlerde depresif bozukluklar günümüzde yaygın olarak görülen psikolojik sorunlar arasında yer alır. Özellikle ergenlik döneminde kendisini gösteren depresif bozukluklar, ileri seviyelerde intihara kadar gidebileceğinden mutlaka dikkat edilmesi ve çözülmesi gereken bir psikolojik sorundur. Erken tanı konulduğunda ileri seviyedeki sorunlar büyük oranda önlenebilmektedir.

Depresif bozukluklar; okul hayatında, sosyal yaşamda ve aile hayatında davranış bozukluklarına neden olabilmektedir. Ancak bu süreç uzman çocuk ve erken psikiyatristlerin oluşturduğu psikiyatrik tedavi süreçleri neticesinde giderilebilen bir rahatsızlıktır. Depresif bozuklukları olan çocuklarda sürekli mutsuzluk hali, içe kapanmaya başlama, sürekli isteksizlik ve keyifsizlik gibi durumlar en çok görülen belirtilerin başında gelmektedir.

Çocuk ve Ergenlerde Obsesif Kompulsif Bozukluk

Çocuk ve ergenlerde obsesif kompulsif bozukluk, özellikle genç erişkinlik ve ergenlik dönemlerde başlasa da çocukluk dönemlerinde de görülen psikolojik sorundur. Bireylerin hayatında sürekli meydana gelen takıntılar yani obsesyonlar, bireylerin istekleri dışında sürekli aklına gelir ve bu düşünceler yinelenen şekilde sürekli akıllarında tekrarlanarak bireyleri ciddi anlamda rahatsız eder.

Aklına sürekli takıntıları gelen bireyler, bu takıntıları ve takıntıların oluşturduğu kaygıları yok etmek için bir takım sayarak ya da sıralayarak eylemler gerçekleştirirler. Bu durumlar nadiren çocukluk dönemlerinde görülse de ergenlik döneminde yoğun şekilde görülür ve ilerler.  İleri seviyelerde bu takıntıların daha rahatsız edici boyutlara ulaşmaması için mutlaka çocuk ve ergen psikoloğuna başvurmak gereklidir.

Çocuk ve Ergenlerde Sosyal Kaygı Bozukluğu

Çocuk ve ergenlerde sosyal kaygı bozukluğu çok sık görülen durumlardan birisidir. Özellikle ergenlik dönemine giren çocuklar sosyalleşme sürecinde kendisini gösterme ve hem akranlarına hem de ailesine kendilerini kanıtlama çabası içindedirler. Dolayısıyla da ergenlik döneminde çocuklar sosyalleşme sürecinde olumsuzluklar yaşadıklarında bulundukları sosyal çevreden uzaklaşma ve soyutlanma eğilimi gösterirler.

Çocuk ve ergenlik döneminde çok sık görülen psikolojik rahatsızlık olan sosyal kaygı; genellikle kendisini bulunduğu sosyal ortamda kötü bir duruma düşme korkusuyla kendisini gösterir. Bu korkular neticesinde de özellikle ergenler sosyal ortamlardan uzaklaşmaya başlamaktadır. Bu kaygı ileri seviyelerde ise daha ciddi problemlere neden olabileceğinden mutlaka bir çocuk ve ergen psikoloğundan destek alınmalıdır.